İşçinin İşvereni Şikayet Etmesi Üzerine İşten Çıkarılması Durumunda İşverence Fesih Hakkının Kötüye Kullanıldığı

Samsun BAM, 8. HD., E. 2020/1885 K. 2020/2138 T. 25.12.2020

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ... tarihinden .... tarihine kadar aralıksız olarak çalıştığını ve davalı şirket tarafından haksız olarak iş akdinin feshedildiğini, bu sebeple şimdilik 1.000 TL kıdem tazminatının, şimdilik 500 TL ihbar tazminatının, 1.000 TL Fazla çalışma ücretinin, şimdilik 100 TL yıllık izin ücretinin, 200 TL UBGT ücretinin, şimdilik 100 TL Kötüniyet tazminatının ve şimdilik 100 TL ücret alacağının dava tarihinden itibaren ve mevduata uygulanacak en yüksek faiz oranı ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir. İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı işverenin konumu itibariyle hali hazırda yerleşik olduğu ilçeye en güvenilir istihdamı sağlayan şirket olarak kendisi himayesinde çalışan ve asılsız ihbarda bulunmak suretiyle itibarının ilçe nezdinde sarsacak derecede ithamlarda bulunması ve bunun üzerine yaptığı şikayeti geri çekmek için işverenden para talep etmesi sebepleri birlikte değerlendirilerek işçinin ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan davranışı karşısında İş Kanunu'nun 25. maddesine dayanarak iş sözleşmesinin haklı olarak feshedildiği, davacının şirket aleyhinde bulunduğu asılsız ihbar ve şikayetler neticesinde müvekkili adına ceza davası yürütüldüğü ve neticede ...Ağır Ceza Mahkemesi'nde ... esas ile yapılan yargılama neticesinde tüm şirket yetkililerinin beraat ettiği, bu kararın davacının ihbar ve isnatlarının asılsız olduğunun açık göstergesi olduğu, müvekkilinin fazla mesai ücretlerini, davacı tanıklarının da ikrar ettiği üzere çalışanlarına dolayısı ile davacıya ödediği, ödemenin elden olmak suretiyle yapıldığını yine davacı tanıklarının doğruladığı, fazla mesai ücreti ödenmesine hükmeden yerel mahkeme kararını kabul etmedikleri, yerel mahkemenin otuz işçi çalışıp çalışmadığı tespitinin tereddüde mahal verilmeksizin belirlenmesi gerekirken eksik araştırma ile sadece SGK kayıtlarında işyerinde kaç kişinin çalıştığına dair evrak bulunmamasından bahsederek karar verilmesinin hatalı olup kaç işçi çalıştığına dair belge bulunmamasının tek başına otuzun altında işçi çalıştığına delil olarak gösterildiği, bu şekliyle bulunmayan bir evrağın yorumlanmasının ne şekilde yapıldığı noktasında hukuki bir dayanak bulunmadığı, müvekkil şirketin iş sözleşmesini haklı sebeplerle feshettiği, aksi halde yapılan hesaplamaların hatalı yapıldığı ve bu şekliyle karara bağlandığı, Samsun BAM 8.Hukuk Dairesi'nin 2019/2822 E.,2019/3321 K.,02.07.2019 tarihli kararında dosyanın tümü üzerinden esasa girilmeden karar verilmiş olup , dosyanın tüm işçi alacakları yönünden yeniden esas inceleme yapılması istenmiş olup bilirkişinin sadece ücret alacağı yönünden hesaplama yapmasının BAM kararına aykırı olduğu, bilirkişinin kalem kalem ve her kalemde oluşan vaka ve tanık beyanlarını ayrı ayrı değerlendirerek hesaplama yapması gerekir iken sadece tek kalem hesap yapmasının yerel mahkemenin de bu raporu esas alarak hüküm kurmasının usul ve esasa aykırı olduğu gerekçesiyle istinaf yoluna başvurmuştur.

Bozmadan önceki gerekçeli kararımızda:

İŞ AKDİNİN FESHİ BAKIMINDAN DEĞERLENDİRME

İhbar ve kıdem tazminatına hak kazanılması için mevcut eldeki somut davada öncelikle iş akdinin fesih nedenine ilişkin değerlendirme yapılması gerekmektedir. İş sözleşmesinin işçi veya işveren tarafından hangi gerekçelerle feshedildiği önem arz etmektedir. İş akdinin haklı veya geçerli sebeple feshi ile iş sözleşmesinin hangi tarafça iş akdinin feshedildiği tazminatlara hak kazanılması yönünden önem arz etmektedir.

Hukuk sistemimizde feshin işçi veya işveren tarafından yapılmasına bağlanan hukuki sonuçlar farklı olduğundan, fesih bildiriminin kimin tarafından gerçekleştirildiğinin belirlenmesi önem taşımaktadır. Özellikle iş sözleşmesinin her iki tarafça feshedilmiş olması halinde de ilk önce kim tarafından feshedildiğinin ortaya konulması gerekmektedir. Öncelikle iş sözleşmesinin kimin tarafından feshedildiği belirlendikten sonra sözleşmeyi sona erdiren bozucu yenilik doğuran hak bu kişi tarafından kullanılmış sayılacağından, feshe bağlanan hukuki sonuçlar kullanan kişiye göre belirlenecektir.

İspat yükü 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi (TMK 6) uyarınca “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür.” şeklinde düzenlenmiştir. Bu konudaki bir diğer düzenleme 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 190. maddesinde (HMK 190) yer almaktadır. HMK’nun 190. maddesi TMK’nun 6. maddesine paralel bir şekilde düzenlenmiş olup “ iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan lehine hak elde eden taraf ” ispatla yükümlüdür. Bu nedenle kural olarak, bildirimsiz, haklı nedenle fesih hakkını kullanan taraf, dayandığı nedeni, diğer bir ifade ile akdi haklı nedenle feshettiğini kanıtlamakla yükümlüdür.

Ayrıca Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 19.11.2014 gün 2013/9-1075 E. 2014//923 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere, iş sözleşmesini fesheden taraf ileri sürdüğü fesih sebepleri ile bağlı olup bildirdiği fesih nedenini sonradan değiştirmesi mümkün değildir.

Somut Olay Yönünden Değerlendirme:

Eldeki davada 4857 sayılı yasanın 17./18./24./25. maddeleri ve iş mevzuatı dikkate alınarak iş akdinin feshine ilişkin dosya kapsamından değerlendirme yapılmıştır. Dosya kapsamından davacının iş akdinin haklı nedenle feshedildiği hususunun ispat yükünün davalı işverende olduğu dikkate alındığında, davalı vekilinin savunma vermediği anlaşılmış, her ne kadar İskilip CBS'nin ... soruşturma numaralı dosyasında şüpheliler hakkında güveni kötüye kullanma suçundan dolayı suçun yasal unsurlarının oluşmadığı, müşteki(davacı işçi)nin şikayetine konu uyuşmazlığın hukuki ihtilaf niteliğinde olduğundan bahisle şüpheliler hakkında takipsizlik kararı verilmiş ve İskilip Noterliğinin ... yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davacı işçiye iş ahlakına aykırı davranışı nedeniyle İş Kanunu m.25/2-h uyarınca bildirimsiz ve tazminatsız olarak feshedildiği bildirilmiş ise de; dosyanın tetkikinden davacı tanıklarının davacının iş akdinin ne şekilde feshedildiğine dair herhangi bir beyanlarının olmadığı anlaşılmış ve ispat yükü kendisine ait olan davalının iş akdinin haklı nedenle feshedildiğini ispatlayamadığı kanaatine varılmıştır.

...

KÖTÜNİYET TAZMİNATI BAKIMINDAN DEĞERLENDİRME

Kötüniyet tazminatı 4857 sayılı İş Kanunu'nun 17. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre iş güvencesi kapsamı dışında kalan işçilerin iş sözleşmelerinin, fesih hakkı kötüye kullanılarak sona erdirildiği durumlarda işçiye bildirim süresinin üç katı tutarında tazminat ödenecektir. Dosya arasında bulunan SGK'dan gelen evraklar incelendiğinde davalı işyerinde kaç işçinin çalıştığına ilişkin herhangi bir belgenin bulunmadığı anlaşılmıştır. Belirsiz süreli iş sözleşmesinin taraflarca ihbar öneli tanınmak suretiyle ya da ihbar tazminatı ödenerek her zaman feshi mümkün ise de, bu hakkın da her hak gibi Medeni Kanunun 2. maddesi uyarınca dürüstlük ve objektif iyiniyet kurallarına uygun biçimde kullanılması gerekir. Aksi takdirde fesih hakkının kötüye kullanılmış olduğundan söz edilir. Fesih hakkını kötüye kullanan işveren, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 17. maddesi uyarınca, bildirim sürelerine ait ücretin üç katı tutarında tazminat ödemek zorundadır. Bahsi geçen tazminata uygulamada kötüniyet tazminatı denilmektedir. Kötüniyet tazminatına hak kazanma koşulları ve tazminat miktarının hesaplanması açısından,4857 sayılı Yasada önemli değişiklikler öngörülmüştür. Yasanın 17. maddesinin altıncı fıkrasının açık hükmü gereğince, iş güvencesi kapsamında olan işçiler yönünden kötüniyet tazminatına hak kazanılması mümkün değildir.1475 sayılı yasada, “işçinin sendikaya üye olması, şikâyete başvurması” gibi sebepler ileri sürülerek iş sözleşmesinin sonlandırılması, kötüniyetin varlığı açısından örnekseme biçiminde sayıldığı halde, 4857 sayılı yasada genel anlamda fesih hakkının kötüye kullanılmasından söz edilmiştir. Maddenin gerekçesinde de belirtildiği üzere, işçinin işvereni şikâyet etmesi, aleyhine dava açması veya tanıklık yapması nedenlerine bağlı fesihlerin kötüniyete dayandığı kabul edilmelidir. Tazminat miktarının belirlenmesi de yasa ile açıklığa kavuşturulmuş, “kötüniyet tazminatının” ihbar önellerine ait ücretin üç katı tutarında olacağı belirtilmiş ve ayrıca ihbar tazminatının da ödeneceği hüküm altına alınmıştır.

Somut olaya bakıldığında İskilip CBS'nin ... soruşturma numaralı dosyasında şüpheliler hakkında güveni kötüye kullanma suçundan dolayı suçun yasal unsurlarının oluşmadığı, müşteki(davacı işçi)nin şikayetine konu uyuşmazlığın hukuki ihtilaf niteliğinde olduğundan bahisle şüpheliler hakkında takipsizlik kararı verilmiş ise de; dosya arasında bulunan SGK'dan gelen evraklar incelendiğinde davalı işyerinde kaç işçinin çalıştığına ilişkin herhangi bir belgenin bulunmadığı anlaşıldığından ve maddenin gerekçesinde de belirtildiği üzere, işçinin işvereni şikâyet etmesi, aleyhine dava açması veya tanıklık yapması nedenlerine bağlı fesihlerin kötüniyete dayandığı kabul edildiğine göre, bu durumun tam tersini de yani bu durumları işverenin işçiye karşı yapmış olmasının de kötüniyete dayandığının kabul edilmesi gerekmektedir. Davalı işveren İskilip Noterliğinin ... numaralı ihtarnamesi ile davacı işçiye iş ahlakına aykırı davranışı nedeniyle İş Kanunu m.25/2-h uyarınca bildirimsiz ve tazminatsız olarak feshedildiğini bildirmiş, mahkememizdeki davada iddialara karşı herhangi bir savunmada bulunmamış ve işçinin iş akdini haklı nedenle feshettiğini ispat edemediğinden mahkememizce davalının fesih hakkını Medeni Kanunun 2. maddesi uyarınca dürüstlük ve objektif iyiniyet kurallarına uygun biçimde kullanmadığı vicdani kanaatine varılmıştır.

14/05/2018 tarihli bilirkişi raporunda her ne kadar kötüniyet tazminatı olarak brüt 10.755,36 TL belirlenmiş ise de; davacı vekili ıslah dilekçesinde bu alacağı ıslah etmediğinden taleple bağlılık ilkesi dikkate alınarak davacının brüt 100,00 TL kötüniyet tazminat alacağının bulunduğuna ve fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına karar vermek gerekmiştir... Sonuç olarak yukarıda ayrıntısı açıklandığı üzere davacının davasının kabulüne karar verilmiştir. Ancak kararın istinaf edilmesi üzerine, istinaf mahkemesince 6100 sayılı Kanunun 297/2. Maddesi uyarınca her bir talep bakımından ayrı ayrı hüküm verilmesi gerektiğinden , davacının 100,00 TL ücret alacağı talebine karşın 81,76 TL ücret alacağının hüküm altına alınıp kalan kısım hakkında herhangi bir karar verilmediğinden; ikinci olarak da kötü niyet tazminatı kapsamında bir işyeri olup olmadığının kurumdan sorularak araştırılması gerekirken, bunun ihmali ile kurumdan gelen evraklardan kaç kişi çalıştığının tespit edilemediği gerekçesi ile davanın bu açıdan kabulüne karar verilmesi hatalı olduğundan kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.

Mahkememizce BAM 8. Hukuk Dairesi'nin 25/12/2019 Tarih,2019/2822-3321 karar sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.

  1. Dosya incelendiğinde, istinaf incelemesi öncesinde tahkikat aşamasında, işyerinde çalışan işçi sayısının bildirilmesi için SGK İskilip Sosyal Güvenlik Merkezi'ne müzekkere yazılmış olduğu, 17/07/2018 tarihli 8078349 sayılı müzekkereye cevap yazısında 2015 yılı eylül ayında çalışan toplam sigortalı işçi sayısının "11" olduğu bildirilmiştir. Bu bakımdan yine davacı iş güvencesi kapsamı dışında kalacağından 4857 sayılı İş Kanunu'nun 17. Maddesine göre kötüniyet tazminatına hak kazanacak olup; davacı vekilince belirlenen kötüniyet tazminatı ıslah edilmemiş olduğundan taleple bağlılık ilkesi gereği davacının brüt 100,00 TL kötüniyet tazminat alacağının bulunduğuna ve fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına karar verilmiştir.

  2. Ayrıntılı gerekçesi yukarıda maaş ücreti alacağı bakımından değerlendirme başlığı ad altında açıklandığı üzere, davacının brüt 81,76 TL maaş alacağının bulunduğu, ancak talep edilen miktar 100,00 Tl olduğundan 81,76 TL maaş alacağının kısmen kabulü bu nedenle de ile fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.