
ACELE KAMULAŞTIRMA
Kamulaştırma, özel mülkiyete konu taşınmaz malların, tamamına veya bir kısmına, “kamu yararı ilkesi” ve kanunda öngörülen diğer esas ve usuller çerçevesinde kamu idarelerince el konulması olarak tanımlanmaktadır. Acele kamulaştırma ise, İdarenin Kamulaştırma Kanunu’nun 27.maddesinde belirtilen hallerin varlığı halinde, kamulaştırılacak olan taşınmaz hakkında bedel tespiti ve tescil davası açılmadan taşınmaz mala elkoyabilme amacıyla Mahkeme’ye müracaat ederek taşınmaza el koyma hakkı elde etmesidir.
Kamulaştırma Kanunu’nun 27.maddesine göre, acele kamulaştırma yapılabilecek haller aşağıdaki gibidir:
- 3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanunu’nun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacı söz konusu olması,
- Aceleliğine Cumhurbaşkanınca karar verilen bir halin varlığı,
- Özel kanunlarda öngörülen olağanüstü durumlarda, acele kamulaştırma yapılabilir.
Acele kamulaştırmada, kamulaştırma kararının alınmasından sonra diğer tüm işlemler atlanarak idarenin talebi üzerine Mahkeme’ce sadece taşınmazın bedeli tespit edilir ve belirlenen bu bedel, İdare tarafından ileride açılacak bedel tespit ve tescil davasında yapılacak tebligatta bildirilecek bankaya mal sahibi adına yatırıldığında Mahkeme’ce idarenin taşınmaza acele elkoymasına karar verilir. Diğer taraftan idare, burada kamulaştırmada esas olan satın alma usulünü uygulamadan, taşınmaz malikine herhangi bir tebligat yapmadan ve henüz dava da açmadan bir nevi delil tespiti işlemi yaptırmış olmaktadır. Dolayısıyla, Kanunun 27.maddesinde düzenlenen bu durum, usul hukuku tekniği bakımından klasik bir delil tespitidir. (Başsorgun, Kütahya, Kamulaştırma, Kamulaştırmasız El Atma ve İmar Mevzuatından Doğan Bedel Davaları, Şubat,2019, s.1010)
Acele el koyma kararı verildikten sonra, İdare, icra müdürlüğünden acele el koyma kararı ile taşınmazın tahliyesini talep eder. Icra müdürlüğü, idarenin talebi üzerine taşınmazda bulunan kişilere davetiye çıkararak 15 gün içinde taşınmazın boşaltılması hususunu bildirir. Bu süre içinde taşınmazın tahliye edilmemesi halinde ise taşınmaz icra müdürlüğü kanalıyla zorla boşaltılarak idareye teslim edilir.
Bu aşamadan sonra, iki ihtimal gündeme gelecektir:
-
Taşınmaz maliki, kendisine yapılan tebligattan sonra tespit edilen bedelin kendisi için yeterli olduğu kanaatine vararak tapuda taşınmazın ferağını verir ve bankada adına yatırılan parayı alır. Bu halde, kamulaştırma bedeli idare tarafından taşınmaz maliki adına bankaya yatırılan bedel olup ayrıca malik aleyhine bedel tespit ve tescil davası açılmaz; kamulaştırma işlemi de kesinleşir.
-
Taşınmaz maliki, kendisine yapılan tebligattan sonra bedelin yeterli olmadığı kanaatine varırsa, bu kez tapuda ferağ işlemi gerçekleştirilmeyecektir. Bu durumda, İdare, taşınmaza el koymuş olsa bile Kamulaştırma Kanunu’nun 8.maddesi uyarınca, taşınmaz maliki anlaşmaya davet edilir; anlaşma sağlanamaması halinde ise İdare tarafından Kanunun 10.maddesi uyarınca bedel tespiti ve tescili davası ikame edilmek zorundadır. (Bu dava hakkındaki detaylı bilgiye "Kamulaştırma Bedelinin Tespiti ve Tescili Davası" adlı makalemizden ulaşabilirsiniz.) İşbu bedel tespit ve tescil davasında da taşınmazın acele kamulaştırma kararındaki tarih değil; dava tarihi itibariyle değerinin tespit edileceği hususunda tereddüt bulunmamalıdır.
Son olarak belirtmek isteriz ki, Kanunda anlaşma sağlanamamaış olmasına rağmen İdare’nin makul sürede bedel tespit ve tescili davası açmaması halinde, taşınmaz malikinin idare aleyhine kamulaştırmasız el atma sebebiyle tazminat davası açma imkanı tanınmıştır. Yargıtay, verdiği kararlarda makul süreyi Kamulaştırma Kanunu’nun 7/3.maddesindeki 6 ay olarak kabul etmektedir.