
ANLAŞMALI BOŞANMA
Çekişmeli boşanma davası yargılamasının uzun yıllar sürmesi nedeniyle boşanmak isteyen eşler anlaşmalı boşanma sebebine dayanarak dava açmaları ve kanunda sayılan koşulları sağlamaları halinde tek celsede boşanabilmektedir. Bu nedenle diğer boşanma sebeplerine nazaran daha sık tercih edilmekte olup bu yazımızda anlaşmalı boşanmanın hukuki sonuçları hakkında bilgi paylaşmaya çalışacağız.
Anlaşmalı Boşanmanın Koşulları Nelerdir?
Türk Medeni Kanunu’nun 166.maddesinde düzenlenen hükme göre, eşlerin anlaşmalı boşanma davasının kabul edilebilmesi için • en az 1 yıldan beri evli olmaları, • boşanmak için birlikte başvurmaları yahut birinin açtığı davayı diğer eşin kabul etmesi, • hakimin tarafları bizzat dinleyerek eşlerin iradelerini serbestçe ortaya koyduklarına kanaat getirmesi, • eşlerin boşanmanın mali sonuçları ve varsa çocukların durumu hakkında anlaşmaları • hakimin bu düzenlemeyi uygun bulması koşullarının birlikte gerçekleşmesi aranmaktadır.
Anlaşmanın Protokolünün İçeriğinde Bulunması Gereken Zorunlu Unsurlar
Türk Medeni Kanunu’nun 166.maddesinin 3.fıkrasına göre, anlaşmalı boşanma talebinde bulunan eşlerin bu istemlerinin sonuç doğurabilmesi için boşanmanın yan sonuçlarına, bu bağlamda mali konulara ve çocukların durumuna ilişkin bir düzenlemeyi de hakimin onayına sunmak zorundadırlar. (Özdemir, Nevzat, Türk- İsviçre Hukukunda Anlaşmalı Boşanma, İstanbul 2003, s.155) Mali sonuçlar bakımından eşlerin maddi ve manevi tazminat talepleri ile nafaka hususunda, çocuklar bakımından ise velayet, kişisel ilişki tesisi ve iştirak nafakası hususlarında anlaşmaları gerekmektedir. Dolayısıyla, anlaşmalı boşanma protokolünde bulunması gereken zorunlu unsurların maddi ve manevi tazminat, yoksulluk nafakası gibi mali hususlarla birlikte velayet, kişisel ilişki kurulması, iştirak nafakası, vs. çocukların durumuna dair hususların da bulunduğunu söylemek hatalı olmayacaktır.
Ancak boşanma protokolünde taraflar tazminat haklarını saklı tuttuklarını belirtmiş iseler bu husus mali hususlarda anlaşmanın sağlanamadığı, bu nedenle hakimin anlaşmalı boşanmaya karar veremeyeceği anlamına gelmektedir. (Gençcan, Boşanma, s.721) Bu ihtimalde dava kendiliğinden çekişmeli boşanma davasına dönüşecektir. Eğer eşler anlaşmada mali sonuçlara dair taleplerinin olmadığını kararlaştırmışlarsa boşanma davasından sonra mali sonuçlara dair talepte bulunamazlar, dava açamazlar. Ancak her nasılsa anlaşmalı boşanma davasında boşanmanın mali sonuçları ve velayet hususunda anlaşma sağlanamadan boşanma kararı verilmiş ve karar kesinleşmiş ise bu durumda boşanmanın sonuçları ayrı bir dava konusu yapılabilecektir.
Yine, boşanma protokolünde boşanmadan sonra çocuğun velayetinin hangi tarafta kalacağı, velayet kendisine verilmeyen eş ile müşterek çocuk arasında ne şekilde kişisel ilişki tesis edileceği ve çocuk için ödenecek iştirak nafakası hususunda da anlaşmaya varılmış olması gerekmektedir.
Bununla birlikte, anlaşma protokolünde eşlerden birinin ileride velayetin kaldırılması /değiştirilmesi için dava açamayacağı yahut kişisel ilişkinin genişletilmesini talep edemeyeceğini belirten hükümlere yer verilmesi halinde bu hükümlerin yükümlülük altında bulunan eşin kişilik hakkına aykırılık teşkil etmesi nedeniyle geçersiz olacaktır. (Yargıtay 2.Hukuk Dairesi, T.04.02.2014, E.2013/11644, K.2014/1866)
Tarafların İhtiyari Olarak Üzerinde Anlaşabileceği Hususlar
Borçlar Kanunu’nun 26.maddesine göre, kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkansız olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür. Sözleşmenin içerdiği hükümlerden bir kısmının hükümsüz olması, diğerlerinin geçerliliğini etkilemez. Ancak bu hükümler olmaksızın sözleşmenin yapılmayacağı açıkça anlaşılırsa sözleşmenin tamamı hükümsüz olur. (TBK md.27) Borçlar Kanunu’nda yer alan sözleşme özgürlüğüne getirilen genel nitelikteki bu sınırlamaların boşanma anlaşmaları için de evleviyetle geçerli olduğunu söylemek kanaatimizce hatalı olmayacaktır.
Dolayısıyla anlaşmalı boşanma protokolünün zorunlu içeriğinden sayılan boşanmanın mali sonuçları ile velayet dışında kalan konularda taraflar kanunda belirtilen sınırlar çerçevesinde boşanma protokolünü serbestçe düzenleyebileceklerdir. Örneğin ziynet ve ev eşyalarının paylaşımı, mal rejiminin tasfiye edilmesi ya da bir kısım gayrimenkulün yahut sicile kayıtlı menkul malların tescili, araç teslimi, bir miktar paranın ödenmesi ya da şirket hisse devri gibi hususlar da boşanma protokolünde yer alabilecektir.
Belirtilmelidir ki, hakim tarafından protokolün uygun bulunarak anlaşmalı boşanma kararı verilmesi ve kararın kesinleşmesi ile birlikte boşanmanın feri niteliğinde olup olmadığına bakılmaksızın boşanma protokolünde taraflara yüklenen edimler artık boşanmanın ayrılmaz bir parçası haline gelmektedir. Bu nedenle, anlaşmalı boşanmaya ilişkin kararda, eşlerin üzerinde anlaştıkları ve hakimin onayından geçen düzenlemenin, karar sonucunda açık ve icra edilebilir bir şekilde, boşanan eşlerin hak ve yükümlülüklerini hiçbir tereddüde yer vermeyecek şekilde gösterir biçimde yer alması gereklidir.
Anlaşmalı boşanma davasının kesinleşmesinden sonra ise tarafların protokolde kararlaştırılan konularda yeniden dava açması mümkün bulunmamaktadır. Bu hususun istisnasını protokolde hüküm bulunmaması halinde iştirak nafakası oluşturmaktadır.