
Arabuluculuk Anlaşması ve Hukuki Sonuçları
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 2.maddesinde arabuluculuk, sistematik teknikler uygulayarak, görüşmek ve müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları bir araya getiren, onların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle çözümlerini kendilerinin üretmesini sağlamak için aralarında iletişim sürecinin kurulmasını gerçekleştiren, tarafların çözüm üretemediklerinin ortaya çıkması halinde, çözüm önerisi de getirebilen, uzmanlık eğitimi almış olan tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişinin katılımıyla ve ihtiyari olarak yürütülen uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak tanımlanmaktadır.
Arabuluculuk faaliyetinde bir karar mercii bulunmadığı gibi süreç sonunda bir “karar” da verilmemekte, taraflar ortak bir çözüm üzerinde anlaşabilmekte yahut anlaşma sağlanamadan süreç sonlandırılmaktadır. İşbu yazımızda arabuluculuk süreci sonunda tarafların anlaşması ve anlaşmanın hukuki sonuçları hakkında bilgi paylaşmaya çalışacağız.
Anlaşma Belgesi Nedir?
6325 sayılı Kanun’un 17/1-a ve 7036 sayılı Kanun’un 3/11.maddesine göre, tarafların anlaşmaya varmış olmaları arabuluculuk faaliyetini olumlu şekilde sona erdirmektedir. Buna göre arabuluculuk faaliyeti sonucunda taraflarca anlaşmaya varılmış ise varılan anlaşmanın kapsamı taraflarca belirlenecek ve bir "anlaşma belgesi" düzenlenecektir. Düzenlenen anlaşma belgesi taraflar ve arabulucu tarafından imzalanacaktır. (HUAK md.18/f.1)
Tarafların arabuluculuk sürecinin sonunda düzenledikleri anlaşma belgesinin niteliği hakkında öğretide görüş birliği bulunmamakta ise de ağırlıkta olan görüşe göre anlaşma belgesi, borçlar hukuku anlamında bir sözleşme olup nitelik olarak maddi hukuk sözleşmesidir. Anlaşma belgesinin sözleşme niteliği taşıması nedeniyle de arabuluculuk görüşmeleri sonunda yapılacak anlaşmaya uyulmaması sözleşmeye aykırılık teşkil edecektir. (Özbek, Arabuluculuk, 138)
Anlaşma Belgesinde Bulunması Gereken Unsurlar
İşçi alacakları bakımından düzenlenen anlaşma tutanağında hangi alacak ya da tazminatlar bakımından anlaşma sağlandığı, ödenecek miktar ve uygulanacak ise faizin türü ve başlangıç tarihine yer verilmeli, ayrıca ödenecek tutarın brüt tutar mı net tutar mı olduğu açıkça belirtilmelidir. (Çil, Şahin, İş Hukukunda Zorunlu Arabuluculuk ve 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun Uygulanması, Tazminat ve Alacaklarda Hesaplamalar, İş Güvencesi, Ankara, 2018, s.42)
Gerek genel arabuluculuk sürecinde gerekse dava şartı olan arabuluculuk sürecinde tarafların mutlaka belli bir şekle tabi anlaşma belgesi düzenlemek gibi bir zorunluluğu olmasa da bu konuda işe iade talepli uyuşmazlıklar istisna teşkil etmektedir. Zira, İş Kanunu’nda işe iade hakkında düzenlenecek anlaşma belgesinin içermesi gereken hususlar açıkça ifade edilmiştir. Buna göre, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların işçinin işe başlatılması konusunda anlaşmaları halinde, işe başlatma tarihini, üçüncü fıkrada düzenlenen ücret ve diğer parasal hakların miktarını, işçinin işe başlatılmaması durumunda ikinci fıkrada düzenlenen tazminatın parasal miktarını belirlemeleri zorunludur. Aksi takdirde anlaşma sağlanamamış sayılır ve son tutanak buna göre düzenlenir. (İş Kanunu md.21/f.7) Kanunda sayılan koşullara uygun olarak düzenlenmeyen arabuluculuk anlaşma belgelerinin geçersizliği için dava açma yoluna gidilebilecektir.
İcra Edilebilirlik Şerhi
6325 sayılı Kanun’un 18.maddesine göre, taraflar arabuluculuk faaliyeti sonucunda bir anlaşmaya varırlarsa, bu anlaşma belgesinin icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesini talep edebilirler. İcra edilebilirlik şerhinin verilmesi arabulucunun görev yaptığı yer sulh hukuk mahkemesinden talep edilmektedir. Sulh hukuk mahkemesi tarafından anlaşma içeriğinin arabuluculuğa ve cebri icraya elverişli olup olmadığı hususları ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda icra edilebilirlik şerhi verilmektedir. 6325 sayılı Kanun’un 18.maddesine 12.10.2017 tarihinde eklenen hüküm ile taraflar, taraf avukatları ve arabulucunun birlikte imzaladıkları anlaşma belgesinin icra edilebilirlik şerhi aranmaksızın İİK md.38 anlamında “ilam niteliğinde belge” sayılacağı kabul edilmiştir. Buna göre, anlaşma sağlanmasına rağmen borçlu tarafça vadesinde borç yerine getirilmez ise, alacaklı taraf icra edilebilirlik şerhi verilen anlaşma belgesi(yahut taraflar, taraf avukatları ve arabulucu tarafından imzalanan anlaşma belgesi) ile ilamlı icra yoluna başvurarak alacağını tahsil edebilecektir.
Anlaşılan Hususlarda Dava Açma Yasağı ve İstisnaları
İş Mahkemeleri Kanunu md.24 ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen düzenleme ile arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflar anlaşmışlarsa, anlaşılan hususlara ilişkin dava açılamamaktadır. (HUAK md.18/f.5)
Bu hükmün istisnasını ise Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenen “irade fesadı halleri” oluşturmaktadır. İşçinin arabuluculuk anlaşma belgesini imzalarken iradesinin sakatlanıp sakatlanmadığı, diğer bir deyişle işçinin iradesinin hata, hile, korkutma veya aşırı yararlanma sebebiyle bozulup bozulmadığı değerlendirilmelidir. Şayet işçi hata, hile, korkutma, gabin etkisinde anlaşma belgesini imzalamış ise anlaşma belgesinin iptali için dava açılabilmektedir. Özellikle işçi-işveren uyuşmazlıklarında, zayıf konumda olan işçinin hakları konusunda yeterince bilgi sahibi olmaması, tecrübesizliği gibi nedenlerle gerçekte hak edilenden çok daha düşük miktarda anlaşma sağlanmasına neden olabilmektedir. Bu durum da işçinin hak kaybına neden olacağından arabuluculuk sürecinin avukat aracılığıyla yürütülmesi ve anlaşma belgesinin avukat aracılığıyla imzalanması anlaşmaya varılan hususlarda işçinin özgür iradesi ile hareket edebilmesini sağlayacak ve sonuçta hak kayıplarını önleyebilecektir.